28 Ocak 2016 Perşembe

Jack London - Vahşetin Çağrısı







Yazar: Jack London
Kitabın Adı: Vahşetin Çağrısı
Yayınevi: Sis Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 114
Okunma Tarihi: 26.01.2016 – 28.01.2016


“Orta yol diye bir şeyin olmadığını çok iyi biliyordu. Ya efendi olacaktı ya da yönetilecekti. Merhamet göstermek ise bir zayıflıktı. İlkel yaşamda acıma diye bir şey yoktu. Acıma duygusunu, korku diye yanlış değerlendiriyor, böylesine yanlış değerlendirmeler ise ölüm anlamına geliyordu.”

1903 yılında yayınlanan bir kitap. O dönemde Londra’da en çok okunan kitap olmuş ama dilindeki karanlık anlatım ve radikal çıkışları yüzünden çok kez yasaklanmış da.

Alaska’da altın bulunması üzerine yüz binlerce insan oraya akın etmeye başlıyor. Tam da bu noktada köpeklerin önemi çok artıyor. Kitabın ana karakteri olan “Buck” isimli köpekse burada devreye giriyor aslında.  Buck bir ev köpeği olarak yetiştirilen güçlü bir köpek. Daha sonra bir şekilde yolu “Altın arayıcı” larla kesişiyor. Medeni denilecek bir hayat yaşarken, burada bir sürü zorluklara maruz kalıp ve vahşi yaşama adım atıyor. Adım adım daha sert, hırslı, korkusuz bir köpek oluyor ardından. Ve bu yolda gözü hiçbir şeyi görmüyor. Bu kitap kısaca, Buck’ın hayatta kalma mücadelesini ele alıyor.

Aslında yazar doğrudan bir köpeğin hayatını anlatıyor olsa da, altında oldukça derin anlamlar taşıyor. 114 sayfada olsa da kitap, kesinlikle kısa sürede bitirilecek gibi değil bana göre. Düşünerek ve anlayarak ilerlemek gerektiğine inanıyorum. Yaşanan olaylarda, ‘aslında hangi mesajı vermek istemiş?’ diyerek ilerliyorsun çünkü finale.

...Bu onun içinde bir boşluk yarattı. Açlığa benzer bir boşluk. Ağrıyan, ağrıyan, hiç durmadan ağrıyan bir boşluk. Hiçbir yemeğin dolduramayacağı bir boşluk.

Kitapla ilgili olarak benim duygusal olarak yorumumsa şu şekilde; başından beri köpeklere karşı yapılan acımasız muamelede o sayfayı, satırları hemen geçmek istedim. O kadar açık bir şekilde anlatılmıştı ki. Zaten kitabın genelinde şiddet, acımasızlık söz konusuydu. Bu tarz yazıları okumaktan hoşlanmıyorsanız, okumak zor olacaktır. Ama içi dolu ve sizi düşünmeye iten bir kitap arıyorsanız kesinlikle tavsiye ederim. Çünkü içinde sabırdan, saplantılı sevgiye, aşırı hırstan, saldırganlığa, dostluktan, vefaya kadar bir çok duyguya yer var.  Kitabın kapağını kapattığınızda, giden zamanın boşa gitmeyeceğine emin olabilirsiniz.


Demek gelenek buydu. Dürüstlük sökmüyordu. Bir kere yıkıldın mı, sonun geldi demekti. Öyleyse hiç yıkılmamaya bakacaktı.

1 yorum: